Arapçada İlla Ne Anlama Gelir? Kendi Görüşüm ve Eleştirilerim
İlla… Evet, “illa” kelimesi, Türkçeye Arapçadan geçmiş bir kelime ve her gün o kadar sık kullanıyoruz ki, artık anlamını bile tam olarak düşünmeden kullanıyoruz. Ama Arapçadaki anlamı, düşündüğümüzde aslında biraz daha derin ve tartışmaya açık bir kavram. İlla, bazen bir zorunluluk, bazen de bir dayatma anlamı taşırken, her durumda bile biraz bencil bir tavır sergileyen bir kelime haline gelebiliyor. Gelin, Arapçadaki “illa”nın ne anlama geldiğini, dilimize nasıl geçtiğini ve gerçekten ne kadar işimize yaradığını birlikte inceleyelim.
İlla’nın Arapçadaki Anlamı: Zorunluluk ve Dayatma
Arapçadaki “illa” kelimesi, aslında “ancak”, “sadece”, “illa ki” gibi anlamlarla kullanılıyor. Kelime, belirli bir koşulun ve zorunluluğun altını çizen bir ifade olarak ortaya çıkıyor. Bir şeyi yapmanın tek yolu, illa ki o şeyin yapılması gerektiği vurgusu var. Mesela, “Bu iş illa ki yapılmalı” cümlesinde “illa”, bu işin yapılmasının zorunlu olduğunu ve başka hiçbir alternatifin olamayacağını belirtiyor. Peki, bu zorunluluk bizde nasıl bir anlam yaratıyor? Ne zaman gerçekten zorunluluk duyuyoruz ve ne zaman sadece baskı kuruyoruz? İşte asıl tartışma noktası burada başlıyor.
İlla ve Toplumdaki Zorunluluk Algısı
Şimdi gelelim asıl meseleye: “İlla”nın dilimize nasıl geçtiği ve her birimize ne tür mesajlar verdiği. İlla kelimesi, Türkçeye Arapçadan geçmiş olmasına rağmen, yıllar içinde toplumumuzda da büyük bir zorunluluk ve dayatma anlamı kazandı. Her şey “illa” ile yapılmalı gibi bir baskı oluştu. Herhangi bir konuyu tartışırken, çoğu zaman karşımdaki kişi, “ama illa böyle yapman gerekiyor” diye ısrar etmeye başlıyor. Bu aslında ciddi bir sorun değil mi? Zorunluluk ne zaman haklı, ne zaman ise dayatmadır? Ve biz, toplum olarak, gerçekten bu dayatmalara karşı ne kadar dirençliyiz? Cevap aslında hepimizin bildiği gibi: Çok az.
Bazı durumlarda, illa demek gerçekten gereklidir. Mesela, sağlık, güvenlik gibi konularda, illa ki bir şey yapılmalıdır. Ama günlük yaşamda, illa ile yapılan bir baskı bir noktada anlamını kaybeder. Zaten tüm toplumlar, bireylerinin özgür düşünmesini, seçim yapabilmesini sağlamalı. Öyle değil mi? Ama bizde çoğu zaman “illa” kelimesi, kendini “kesinlikle” ve “başka yolu yok” şeklinde hissettiriyor. İşte burada, kelimenin ruhu değişiyor ve hepimizi bir noktada sıkıştıran bir zorunluluk haline geliyor.
İlla’nın Olumlu Yanları: Netlik ve Kararlılık
Hadi bir de “illa”nın olumlu yanlarına bakalım. Netlik ve kararlılık önemli değerlerdir, değil mi? Bazen bir konuda karar verirken, “illa” kelimesini kullanmak, kararsızlıkla mücadele etmek için işe yarayabilir. “İlla ki şunu yapacağım!” demek, bazen bir motivasyon kaynağı olabilir. Hem de bu kadar belirsizlik içinde, insanın kararlı olması gerektiği bir dönemde, bazen “illa” kelimesi, insanı net bir çizgiye çeker. Çevremde bu tür insanları görüyorum: Kararlarını kesin bir şekilde veren, “illa” kelimesini kullanarak karşısındakilere durumu açıklığa kavuşturan kişiler. Ama ne yazık ki, bazen bu kararlılık, etrafındaki insanları zorlamaya dönüşüyor.
İlla’nın Olumsuz Yanları: Dayatma ve İnatçılık
Bir de illa’nın olumsuz yanlarına değinmek gerek. Ve evet, burada işler biraz daha karışıyor. Her şeyin “illa” yapılması gerektiği vurgusu, bazen insana baskı yapmaktan başka bir işe yaramıyor. İnsanlar, kendilerini başkalarının isteklerine ve beklentilerine göre hareket etmek zorunda hissediyorlar. Özellikle sosyal medya ve modern toplumda, bir şey “illa” yapılması gereken bir şeymiş gibi gösterildiğinde, herkesin bu beklentiye uyması gerekiyor. Burada bana göre çok önemli bir soru doğuyor: Neden illa? Gerçekten ihtiyacımız olan şey bu mu? Neden hep bir şeyin “illa” yapılması gerektiği dayatılıyor? Hadi hep birlikte bunu tartışalım. Bazen gerçekten kendimize şu soruyu sormak gerek: “Bu ısrar neden, gerçekten doğru olan nedir?”
İlla ve Sosyal Medyanın Etkisi
Sosyal medyanın yükselişiyle birlikte “illa”nın etkisi iyice arttı. Instagram’da, Twitter’da ve Facebook’ta karşılaştığımız paylaşımlar, herkesin “illa” şunu yapması gerektiğini söylüyor. Ya da şu trendin mutlaka takip edilmesi gerektiği… Sosyal medya, bir tür zorunluluk ve baskı alanına dönüşebiliyor. Şimdi burada kendime soruyorum: Gerçekten sosyal medyada gördüğümüz her şeyi “illa” yapmamız gerekiyor mu? Belki de “illa”nın bu kadar çok kullanıldığı bir dönemde, kendi doğrularımızı bulmaya daha fazla odaklanmamız gerekiyor. Belki de kendi sesimizi yükseltmek, kendi yolumuzu çizmek, bize “illa” dayatılan her şeyi reddetmek gerek. Bunu düşündükçe aslında “illa”nın zararları daha da netleşiyor.
Sonuç: İlla’nın Zihinsel Etkileri ve Toplumsal Baskılar
Sonuç olarak, Arapçadaki “illa” kelimesi, Türkçeye geçtiğinde bir anlam değişimi yaşadı. İlla, bazen kararları netleştiren bir güç olabilirken, çoğu zaman da bireyler üzerinde büyük bir baskı kurarak toplumsal dayatma halini alabiliyor. Her şeyin illa yapılması gerektiği bir dünyada, özgürlükten bahsetmek zorlaşır. İlla kelimesinin olumlu ve olumsuz yönleriyle birlikte hayatımızda nasıl yer aldığı konusunda daha fazla düşünmeliyiz. Herkesin “illa” demek zorunda olduğu bir dünyada, gerçekten kimse kendini ifade edemiyor ve herkes birbirinin aynı olmaya başlıyor. Kimseye bir şey dayatmak ya da başkalarının üstünde baskı kurmak kimseye fayda sağlamaz, buna eminim. O yüzden belki de “illa” demek yerine, “benim fikrim bu” demek daha doğru bir yaklaşım olabilir.